Azeri Doktor ve Türk Hastası

24 Ocak 2008 Perşembe

Yabancı doktorlar Türkiye'de çalışmaya geldiğinde en büyük sıkıntı dil konusunda yaşanacak. Biz bile çoğu zaman hastayla iletişim kurmakta zorlanırken, onlar ne yapacaklar bakalım? Sanırım sağlık kentlerinde şöyle diyaloglar geçecektir:

Tık, tık, tık...
- Gelesen.
- Selamlar doktor bey.
- Salam. Sabahın heyır. ( Selam, iyi sabahlar).
- Sabahları salam yasak mı diyosunuz? Biz nerden bulalım salamı doktor bey? Neyse zaten hasta olan kızım. Bir muayene ederseniz.
- Gızım sen yahşi birine ohşayırsan. ( Kızım sen iyi birine benziyorsun).
- Neee! Benim kız kimi okşuyormuş? - Valla kimseyi okşamıyorum baba!
- Sus kız, doktor yalan mı söylüyor? Ellerinde pişik var, ordan anladı herhalde hııı? -Pişik ele degel kucaga yaraşır. ( Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı).
- Doktor sen ne diyosun ya.
- Siz haradan gelisiz? ( Siz nereden geliyorsunuz?)
- At mıyız biz, haradan gelelim? Bak böyle konuşmaya devam edersen fena olucak doktooor.
- Kızım soyunasın, sırtına gulag asmag isterem. ( Soyun kızım, sırtını dinlemek istiyorum).
- Babaaa ya, bu adam sırtıma kimin kulağını asıcak yaa. Ben sırtımda kulak falan istemem, büüeeee.
- Kızımı ağlattın.
- Men indi dayandıraram. Maragım kabardı neçe ağlarsan? (Ben şimdi durdururum. Merak ettim, niye ağlıyorsun?).
- Bak hala ne diyo baba yaaa.
- Ağlamasan balam. Baban yaşlıdır, dözebilamaz. (Ağlama çocuğum, baban yaşlıdır, dayanamaz).
- Lan artis doktor, anananı da al git bu memleketten. ( ÇITOOOOOOONNNNNK)
- Özümü itirdim. Daglara kar düşende, bülbüle gam düşende, ruhum bedenden oynar gözüme yumuruk gelende

0 yorum: