Spor camiası Aziz Yıldırım'ın TAKVİM'e bahsettiği 'dünya çapında forvet'in peşinde! Spor camiası Aziz Yıldırım'ın TAKVİM'e bahsettiği 'dünya çapında forvet'in peşinde!.
Yıldırım, Hakkı Yalçın'a "Dünya çapında bir forvetle anlaştım" dedi. Herkes bu ismin peşine düştü. Trezequet'den Crespo'ya kadar birçok isim konuşuluyor.
***
Yıldız heyecanı
Fenerbahçe Başkanı'nın yazarımız Hakkı Yalçın'a "Yeni sezonda öyle bir isimle anlaştım ki bugüne kadar bütün transferleri gölgede bırakacak" sözleri "Kim bu yıldız?" sorusunu gündeme getirdi....
"Her yıl süper bir yıldız" parolasıyla hareket eden Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın TAKVİM'e yaptığı açıklamalar futbol kamuoyuna bomba gibi düştü... Yıldırım'ın, yazarımız Hakkı Yalçın'a "Bugüne kadar Alex, Ortega, Kezman, Roberto Carlos ve Hooijdonk gibi yıldızları kadroya kattık. Şimdi sırada öyle biri var ki geldiğinde yer yerinden oynayacak" sözleri "Kim bu yıldız" sorusunu gündeme getirdi. Herkes Yıldırım'ın anlaştığı süper yıldızın peşine düştü...
TREZEGUET&SHEVA ÖNE ÇIKIYOR
Dünyaca ünlü bu yıldızın "Shevchenko, Trezeguet, Crespo, Fred ve Kanoute" beşlisinden birisi olabileceği iddia edildi. Adaylar arasında yer alan Shevchenko için Aziz Yıldırım, 1999 yılında Dinamo Kiev'e "10 milyon dolar" bonservis önermişti. Ancak transfer etmeyi başaramamıştı... Yıldırım'ın Trezeguet aşkını ise bilmeyen yok... Fransız yıldız için daha önce bir kaç kez nabız yoklayan Yıldırım, iki yıl önce Arjantinli Hernan Crespo'yu da transfer etmek istemişti.
RONALDO ARTIK İMKANSIZ
Lyon'un Sambacısı Fred, Sevilla'lı Kanoute diğer yıldız adayları... Aziz Yıldırım bu iki yıldız için de sezon başında girişimde bulunmuştu. İsmi sık sık Fenerbahçe ile anılan Ronaldo'nun ise Fenerbahçe'ye gelme ihtimali kalmadı. Milan'ın Livorno ile oynadığı maçta sakatlanan Ronaldo'nun 1 yıl sahalardan uzak kalacağı açıklandı... F.Bahçeliler'in heyecanla beklediği yıldız için tüm gözler yeniden Başkan Aziz Yıldırım'a çevrildi...
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Hakkı Yalçın'la yaptığı söyleşide çok özel açıklamalarda bulundu. Süper bir transferin müjdesini veren Yıldırım, "İsmini veremeyeceğim çok önemli bir forvetle görüştük ve anlaştık. Gelmiş geçmiş en önemli transfer olacak" dedi. Sevilla'yı mutlaka eleyeceklerini de iddia eden Yıldırım, Fenerbahçe'nin 5 milyar dolarlık bir kulüp olduğunu söyledi.
***
Bir dünya yıldızıyla anlaştım
Bugüne kadar Alex, Ortega, Kezman Roberto Carlos, Hooijdonk gibi çok önemli isimleri kadromuza kattık. Önümüzdeki sezon için sırada öyle biri var ki, geldiğinde yer yerinden oynayacak.
Olmaz diye bir şey yok. Ronaldo'yu alabilirdik ama maliyeti ve kulübüyle mukavelesi nedeniyle girişimde bulunmadık. Ama gazetelere göre biz Ronaldo'yu getirdik evde sakladık...
*Fenerbahçe'nin sadece halka arz etmiş olduğu Sportif A.Ş'nin değeri 1 milyar dolar. Gerçek değeri ise 5 milyar dolar
*Gazete okumuyorum, sadece Fenerbahçe TV'yi izliyorum. Şahsımla ilgili bir şeyi affederim ama Fenerbahçe ile ilgili yanlışı asla...
*Düşünsenize medya bile "Küfür bizim geleneğimizde var" diye manşet atıyorsa, o ülkede küfür nasıl biter. Bu düşünceden sıyrılmak gerek.
Zamanı anıtlaştıran adam. Çocukların beslenme çantalarına "ekmek arası küfür" koyanlara posta koyan kulüp başkanı. Fenerbahçe'nin büyümesini desteklerken, aslında rakiplerini de kendi hizasına çekmeye çalışan hizmet adamı. Cumartesi günü 10. yılını kutlayacak olan, Aziz Yıldırım'la, 10 yıllık görkemli festivalin, iyi kötü günlerini konuştuk. Gelecek günlerin kapısını da çalarken..."10. yıl hayırlı olsun" diye açtım kapıyı, gözlerinin içi gülüyordu. Kulüp başkanlığında onun adını kutsal ve anlamlı kılan o kadar çok şey varken, "10 yılda sizi en çok mutlu eden neydi?" diye sordum. Beklediğim karşılığı aldım. "Şu anda Fenerbahçe'nin gelmiş olduğu pozisyon." "Değeri 1 milyar dolar olan kulüpten bahsediyoruz" dedim de, o güzelliğin bilinen mimarisinin dışında, bilinmeyen ederini de koydu ortaya. "Yoo" dedi, "Fenerbahçe'nin değeri şu anda 5 milyar dolar. Fenerbahçe'nin sadece halka arz etmiş olduğu Sportif AŞ'nin değeri 1 milyar dolar." İçimden geçenleri yakaladı. "Hakkıcım" dedi, "Dün Alex bana geldi. Konuştuk, sohbet ettik. Alex'i transfer ederken söylemiştim zaten. 2010 yılında Avrupa'da patlayan ve her yıl Avrupa'da söz sahibi olan bir Fenerbahçe yaratmak istiyorum diye. Alex, 'Bu olayı erken yarattık' dedi. Fenerbahçe takımı çok kaliteli bir takım. Avrupa'daki başarı gerçeğini de o kalite öne aldı zaten." Sorularımın bir yanı gelecekte, diğer yanım 10 yıllık dökümdeydi. "10 yıl içinde en çok neye üzüldünüz?" "Çok şeyler oldu tabii. Futbol nankör bir şey. Çünkü hiç kimse sadece sporun ruhuyla ilgili değil. Örnek veriyorlar, İngiltere'de böyle, Avrupa'da şöyle diye. Avrupa'da hoşgörüyle bakılan futbolu bize örnek verenler, bizim ülkemizde hoşgörüyle bakmıyor. O yüzden kazanırsan mutlusun, kaybedersen üzgün. Ben üzülmesem de üzdüler beni." Sonuçlara ayarlı hüzün mönülerine itiraz etme hakkımı kullandım. "Bu gerçeği değiştirme şansımız var mı?" Bıçak gibi kesip attı. "Asla yok. Düzenin içine işlemiş. Bir Aziz Yıldırım, bir Hakkı Yalçın bunu değiştiremez." 10 yıl içinde hiçbir pişmanlığı yok. Ondaki sevdayı bilen biri olarak, yeni devre davetiye bastırdım. "İkinci 10 yıla hazır mısınız?" "Onu bilemem" dedi, "Bir yıl sonra kongrenin vereceği karara ve o günün şartlarına bağlı." Rotayı başka yöne çevirdi. "Bak Hakkıcım" dedi, "Aziz Yıldırım'ın Türk futboluna yaptığı en önemli şeylerden biri şu. Eğer Fenerbahçe Kulübü'ne, Ali Koç gibi biri gelip yönetici oluyorsa ve işadamları, müteahhitler, değerli insanlar bu yönetimde bulunuyorsa, Türkiye'de yeni bir model oluşmuştur. Geçmişte, birikimleri olan değerli insanlar, kulüplere gelmeye korkuyordu. Bugün artık bu düşünce yok. Bana göre en büyük hizmetlerimden biri budur. Ama kimse bunu göremiyor.." Gerçeklerin ışığını görmüş olmalıyım ki, "Geleceğin futbol dünyasına para mı hükmedecek?" diye bir soru yönelttim. Beklediğim gibi cevaplar aldım. "Spor kulüpleri gelecekte çok önemli hale gelecek. Bugünkü hakimiyet UEFA ve FIFA'da... Ama gelecekte kulüpler UEFA ve FIFA'ya da hakim olacak. Kulüpler marka olarak da, ekonomik olarak da çok güçlenecekler. O zaman, bu yeni dünya düzeninde bizim Türk takımlarının da yerini alması gerek. O yüzden bizler hem sistemimizi değiştireceğiz, hem Şenes Erzik gibi insanları UEFA'nın, FIFA'nın içine sokacağız. Federasyonun yanlışlarından dolayı, bizler bu kurumlarla çok sağlam ilişkiler kuramadık. Avrupa'da başarı isterken, biraz da sempatik yüzümüzle bu başarının kapısını aralamalıyız. Hakemler bizi tutmayacak ama en azından düşman olmayacak. Yanlışları iyi ilişkiler önler." Ben de Fenerbahçe'nin hafif yaralı yönüne çektim Aziz Yıldırım'ı... "Fenerbahçe'nin gelirinin büyük bir kısmı, yabancı transferlere gidiyor. Neden alt yapıya gereken değer verilmiyor?" Derin bir oofff çekti. "Alt yapıya 2 trilyona yakın para harcadık. Ama Türkiye'nin en büyük sorunu eğitim. Sana bir örnek" dedi. Başladı anlatmaya. "Bundan bir ay önce Murat Özaydınlı ile Fenerbahçe'nin 12-14 yaş grubu maçına gittim. Büyükşehir Belediye ile oynuyorlardı. Maçın bitmesine 10 dakika var, bizim takım 1-0 galip. Büyükşehir'den bir oyuncu kırmızı kart gördü. Bizim antrenör santrforu çıkardı, yerine orta saha oyuncusu aldı. Birkaç dakika sonra onlardan bir oyuncu daha kırmızı kart gördü. Son 5 dakikada bizim hoca forvete bağırıyor, 'geri gelin' diye. Maçtan sonra hocayı çağırdım. 'Hoca' dedim, 'Biz burda yetiştirici miyiz, yoksa sadece maç kazandırmaya mı oynuyoruz. Rakip 9 kişi kalmış, sen planlı olacaksın ve o çocuklara öğreteceksin. Yenilsen ne olur, berabere kalsan ne olur. Ama sen sistemi oturtacaksın. Onların başındaki Şenol Çorlu'yu çağırdım, 'önce bunları eğiteceksin' dedim. Bu tek maçlık ders kitabının ardından, ben de sözümü esirgemedim. "Sizin de böyle bir gerçeği görmeniz için 10 yıl geçmesi gerekiyormuş!" Savunması hazırdı. "Bunları kulüp başkanlarından önce federasyonun ele alması gerekir. 15 günlük kurslarla bu mesele halledilecek mesele değil. Bunları bir yıl boyunca kursa alacak, paraları buralara harcayacak." Türk takımlarının klasik yanlışlarından birinin üzerine gittim. "Ani transferlere..." "Büyük kulüpler gelecek sezonun transferlerini şimdiden bitirmiş oluyor. Siz düşünce devrimi amaçlayan biri olarak, gelecek sezon için neler yapıyorsunuz?" Fenerbahçe'nin hedeflediği devrimin belirgin bir izi vardı, verdiği cevapta. "Bir isimle görüştük ve anlaştık. Gelmiş geçmiş en önemli transfer olacak. İsmini veremem ama bir forvet oyuncusu..." "Sen şimdi bunu yazdıktan sonra, gazeteler de sezon sonuna kadar 100 tane forvet oyuncusunu yazar durur" dedi. Aziz Yıldırım'ın sıkıntılarından biri, transfer haberleri. "Şimdi bu haberleri yalanlamayıp, ne yapayım. Benim bir transfer hakkım var, bir bakıyorum 50 isim yazılıyor. Yazılan isimleri ben bile duymamışım. Yönetici arkadaşlara soruyorum, siz tanıyor musunuz, nerde oynuyormuş bu adam diye." Aylarca yazılıp çizilen Ronaldo'nun transfer gerçeğini, yetkili bir ağızdan duymak istedim. "Ronaldo'nun transferi için bir girişimde bulundunuz mu?" "Hayır, böyle bir girişimde bulunmadık. Ama gazetelere göre getirdik, evde sakladık." Devam etti. "Ronaldo'yu aldığınız zaman maliyete bakmak gerek. Ayrıca mukavelesi var. Bunu Fenerbahçe bütçesi kaldırır mı, kaldırmaz mı. Bunlar hesap işleri. Uymadı." Yerli futbolcu sergisine davet ettim Aziz Yıldırım'ı... "Türkiye'de Mehmet Topuz ve Gökhan Ünal'dan başka takımda görmek istediğiniz yerli futbolcu var mı?" "Bugün alalım da, Fenerbahçe'de, Galatasaray'da Beşiktaş'ta banko oynatacağım dediğin oyuncu var mı? Bana göre yok. Galatasaraylı Arda iyi oyuncu ama alamazsın, vermezler."
Teknik Direktörümüz Zico, Rizespor maçının kazanılması gerektiğini belirterek, "Liderlik peşindeyiz" dedi. Zorlu maç programının başladığını, özellikle bu dönem için futbolcularına iyi çalışma, beslenme ve dinlenme konusunda uyarılarda bulunduğunu belirten Zico, Sevilla maçı için konuşmanın erken olduğunu ifade etti. Zico; Maldonado'nun takıma katılmasıyla birlikte, 6+2 kuralı çerçevesinde, oyuncunun performansı, maçın durumu, maç içerisinde oyuncudan neler istediği ve oyun taktiği kriterleri ışığında seçim yapacağını da dile getirdi.
Zico, Fatih Demirkol'un sunduğu, FB TV'de yayınlanacak "Zico ile Teknik Analiz" programında ilk olarak Çaykur Rizespor maçını değerlendirdi. Zico, "Bu maçın bizim için önemli bir maç olduğunu, futbolcularımızla yaptığımız toplantılarda belirttik. Önümüzdeki 15 günlük sürede yapacağımız maçlar, bizim kaderimizi belirleyecek. Her maça final havasında gireceğiz. Özellikle bu Oftaş maçındaki çıkışımızı sürdürmek için de bu maçı kazanmamız gerekiyor. Liderlik peşindeyiz. Sonunda, ligi tepede bitirmek istiyoruz. O yüzden de bizim kesinlikle kazanmak zorunda olduğumuz bir maç. Rize ekibi belli bir çıkışta. Kupada Beşiktaş'a karşı bir galibiyet elde ettiler. Ligde de çıkışları var. Bize karşı İstanbul'da oynadıkları ilk maçta beraberlik elde ettiler. Geçen sene de bizden puan almışlardı. Bu açıdan baktığınızda boş bir ekip olmadıklarını görebilirsiniz. Kaldı ki son haftalardaki çıkışları ve ortaya koydukları oyun da bunun ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Fakat biz şampiyonluk yolunda ilerlediğimiz için, bizim çıkıp almamız gereken bir maç bu. Şampiyonluk yolunda bir maçı daha geride bırakmak için, 3 puan daha almak için elimizden gelen her şeyi yapacağız" dedi.
Gelecek haftaki Sevilla maçının, futbolcuların Çaykur Rizespor maçına konsantrasyonunu etkileyip etkilemeyeceği yolundaki bir soruyu ise Zico, "Böyle bir etkinin olmasına, teknik heyet olarak izin vermeyeceğiz. Çünkü bizim hedefimiz sadece Şampiyonlar Ligi değil. Biz aynı zamanda, bir dahaki sene Şampiyonlar Ligi'nde yine mücadele edebilmek için, bu yıl şampiyonluğu yine kazanmak zorundayız. Tüm camia ve takımın hedefi bu. Şampiyonluk yolundaki maçlardan bir tanesi de bu maç. Ben oyuncularımla her konuşmamda, adım adım gitmemiz gerektiğini söylüyorum. Önümüzde Rize maçı varsa, kafamızda sadece Rizespor olmalı. Rizespor maçından sonra, önümüzde 4-5 günlük bir süre olacak ki, Sevilla maçına bu süre içerisinde hazırlanabiliriz. Kafamıza Rizespor maçına çevirdik ve Sevilla maçının Rizespor maçına olumsuz etki yapmasına izin vermeyeceğiz" dedi.
İYİ ÇALIŞMA, BESLENME, DİNLENME
"Oyuncuları hangi konularda uyarıyorsunuz?" sorusuna Zico, "En son yaptığım toplantıda oyuncularıma, önümüzdeki 2 hafta içindeki maçlarımızdan bahsettik her şeyden önce. 2 haftada 6 önemli maç oynayacağız. Bunların 3'ünü lig, 2'sini Şampiyonlar Ligi ve 1 tanesini de Türkiye Kupası'nda Galatasaray'a karşı oynayacağız. Biz 3 kulvarda mücadele ediyorsak, bu kulvarlardan başarıyla ayrılmalıyız. Bunun için de çalışmak zorundayız. Onlardan özellikle bu dönemde istediğim 3 şey vardı. İyi çalışmak her şeyden önce gelir. Beslenmeye dikkat etmek lazım ve beslenmenin tamamlayıcı unsuru olarak da dinlenmek gelir. Bu 3 unsuru düzgün bir şekilde yaptığımız takdirde; çalışıp, beslenip, iyi dinlendiğimiz takdirde bu dönemi maksimum verimle atlatabileceğimizi onlara anlatmaya çalıştım. Aksini yaptığımız takdirde, zorluklarla karşılaşacağımız söyledim. Bunları da oyuncularımın iyi bir şekilde anladığını zannediyorum. En son toplantıda yaptığım uyarı buydu mesela. Bu dönem içinde yaptığımız uyarılardan biri de sıvı tüketimi hakkında. Mesela ben futbolculuk dönemimde, maçlardan, çalışmalardan sonra açlık hissetmezdim. Fakat sıvı tüketimi olduğu için sürekli sıvı alımı yapardım. Çünkü futbolcu maç sırasında tükettiği sıvıyı bir şekilde geri almak zorunda. Maçlarda kaybettikleri sıvıyı yeniden almaları konusunda uyarıyoruz. Yediğiniz bir şey size dokunur ve sizi maça çıkarmayabilir. Midenizi bozar, güçsüz kalır ve maçtaki performansı etkileyebilir. Bu tip konularda uyarılar yapıyoruz. Bunlara her zaman dikkat etmeliyiz ama, bu dönemde ayrı bir özen göstermeliyiz" diye konuştu.
Sevilla maçı konusunda şimdiden konuşmak istemediğini, tamamen Rizespor maçına odaklandığını belirten Zico, "Bu tip sıkışık, stresini yoğun olduğu, futbolcunun üzerinde baskı hissettiği dönemlerde antrenman programına dikkat etmeliyiz. Biz teknik ekip olarak bunun farkındayız. Bu da daha çok, futbolcunun sevdiği türden antrenmanlar yapmak, onların antrenmandan zevk almalarını sağlamak, eğlenceli şeyler yapmak, onların kaleye bol bol şut çekmelerini sağlamak gibi şeylerdir. Bunlar, futbolcuların bu tip dönemlerde, hem rahatlatması, hem de kendilerini maça en iyi şekilde hazırlaması için önemli şeyler" diye konuştu.
SELÇUK DA İYİ YAPIYOR MALDONADO DA
Zico, Maldonado'yu nasıl bulduğu şeklindeki soruyu ise "Maldonado çok kaliteli ve bunu da özellikle Güney Amerika'da herkese kanıtlamış bir oyuncu. Brezilya'da oynadığı dönemde de zaten, onun performansına baktığınızda, takım için ne kadar verimli ve olumlu olduğunu görürsünüz. Son maçta Maldonado aslında ilk on birde başlamayacaktı. Onun yerine Selçuk başlayacaktı. Fakat Selçuk hastalığı nedeniyle oynayamadı ve Maldonado başladı. Fakat her zaman takımda varmış gibi oynadı. Basit bir şekilde oynadı, arkadaşlarıyla saha içinde uyumlu gözüktü. Bundan sonraki dönem için de daha olumlu bir görüntü vereceğine ben eminim" dedi. Maldonado'nun takıma kattığı farklılığı ise Zico, "Maldonado oyun içinde defansa yardım ederek, özellikle atağa çıkacak oyunculara destek vererek, onların kendini güvenli hissetmesiyle, Maldonado'nun oyun yapısı ortaya çıkar. Maldonado, defansa yardım etmesiyle, beklerin oyuna katılmasıyla, arkadaşlarına fırsat yaratmasıyla, kademe ve defansif anlayışıyla çok olumlu bir oyuncu. Zaten onun da farkını bu yaratıyor. Selçuk da bu görevi en iyi şekilde yapıyor, Maldonado da" diye konuştu.
MAÇIN VE OYUNCUNUN DURUMUNA GÖRE KARAR VERECEĞİM
Maldonado'nun da katılmasıyla 6+2 kuralı doğrultusunda nasıl davranacağı konusunda Zico, "Oyuncuların ve maçın durumuna göre bu kadro seçimi değişecek. O zaman hangi oyuncunun durumu daha iyi olursa, hangi oyuncunun veriminin o maçta daha iyi olacağını düşünürsem, ona göre karar vereceğim. Bu konuda seçeneğimizin olması, benim hoca olarak elimi güçlendiren bir nokta. Çünkü biliyoruz ki, bir yabancı oyuncu girdiğinde, yerine bir yabancı oyuncu çıkacak ve saha içerisinde 6, yedekte 2 yabancınız olmak zorunda. Sadece oyuncunun performansı, maçın durumu, maç içerisinde neler istediğimiz, oyun taktiğimiz oyuncu seçiminde bize yardımcı olacak noktalar" diye konuştu.
SEVGİLİLER GÜNÜ MESAJI
Brezilya'da Sevgililer Günü'nü 12 Haziran'da kutladıklarını söyleyen Zico, 14 Şubat Sevgililer Günü için taraftarlarımıza, "Her şeyden önce taraftarımızın bize güvenmesini istiyoruz. Çünkü burada olan herkes, büyük bir istekle, aşkla ve şevkle başarılar kazanmak için burada. Bunun için çalışıyoruz biz. Bunun tek bir amacı var taraftarımızı mutlu etmek. Biz onların bu sevgisini boşa çıkarmamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Onlar bize güvensin. Saha içerisinde hiçbir zaman, kararlılık, istek, savaş, kazanma isteği eksik olmayacak. Onlar saha içerisinde bizimle birlikte oynasın" diyerek mesaj verdi.
"Zico ile Teknik Analiz" programı, bugün saat 19.00'da FB TV ekranlarına gelecek.
Fenerbahçe ile ilgili haberler
15 Şubat 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder