Yabancı doktorlar Türkiye'de çalışmaya geldiğinde en büyük sıkıntı dil konusunda yaşanacak. Biz bile çoğu zaman hastayla iletişim kurmakta zorlanırken, onlar ne yapacaklar bakalım? Sanırım sağlık kentlerinde şöyle diyaloglar geçecektir:
Tık, tık, tık...
- Gelesen.
- Selamlar doktor bey.
- Salam. Sabahın heyır. ( Selam, iyi sabahlar).
- Sabahları salam yasak mı diyosunuz? Biz nerden bulalım salamı doktor bey? Neyse zaten hasta olan kızım. Bir muayene ederseniz.
- Gızım sen yahşi birine ohşayırsan. ( Kızım sen iyi birine benziyorsun).
- Neee! Benim kız kimi okşuyormuş? - Valla kimseyi okşamıyorum baba!
- Sus kız, doktor yalan mı söylüyor? Ellerinde pişik var, ordan anladı herhalde hııı? -Pişik ele degel kucaga yaraşır. ( Kedi ellenmemeli, kucağa alınmalı).
- Doktor sen ne diyosun ya.
- Siz haradan gelisiz? ( Siz nereden geliyorsunuz?)
- At mıyız biz, haradan gelelim? Bak böyle konuşmaya devam edersen fena olucak doktooor.
- Kızım soyunasın, sırtına gulag asmag isterem. ( Soyun kızım, sırtını dinlemek istiyorum).
- Babaaa ya, bu adam sırtıma kimin kulağını asıcak yaa. Ben sırtımda kulak falan istemem, büüeeee.
- Kızımı ağlattın.
- Men indi dayandıraram. Maragım kabardı neçe ağlarsan? (Ben şimdi durdururum. Merak ettim, niye ağlıyorsun?).
- Bak hala ne diyo baba yaaa.
- Ağlamasan balam. Baban yaşlıdır, dözebilamaz. (Ağlama çocuğum, baban yaşlıdır, dayanamaz).
- Lan artis doktor, anananı da al git bu memleketten. ( ÇITOOOOOOONNNNNK)
- Özümü itirdim. Daglara kar düşende, bülbüle gam düşende, ruhum bedenden oynar gözüme yumuruk gelende
Azeri Doktor ve Türk Hastası
24 Ocak 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder